Büyük bir cesaretle arapça öğreneceğim demişim, bu yola girmişim, uğraşıyorum, çabalıyorum, evde söylemek istediğim herşeyi on dakika sonra söyleyebiliyorum, çünkü arapçasını düşünüyorum ve bulmadan söylemiyorum, hatta sokakta bile bütün gururumu ayaklar altına alarak arapça konuşuyorum, mesenen parkta kızımı çağırırken:"teali betul,la telabi hinak, telabi hina" diyorum, parktaki bütün insanlar dönüp bana bakıyorlar gülüşerek, artık ne kadar komik konuşuyorsam onlara göre.. Allahtan peçe kurtarıyor beni de yüzümün renkten renge girdiğini görmüyorlar..işte ben bu şartlarda şevkimi kaybetmeden uğraşıyorum, bazıları da geçip karşıma gülüyorlar.Revamı yahu!
Bazan ben de kendime çok gülüyorum, lakin başkası gülünce de biraz canım sıkılmıyor değil. Aslında buna alışmam lazım tabi.
Geçen dersimizde hocama, evdeki konuşmalarımızdan bahsettim biraz.Mesenen, oğlum ağladığı zaman ona: "habibi,habibiii, ene hina habibii" diye seslendiğimi söyledim, çok güldü. ne varsa gülecek. böyle söylenir işte bu..Allah Allah.
Yedi yaşındaki kızı: "ene ebğa eşrab moya" dedi, kalktım su verdim ufaklığa, verirken de "tıfaddaliii..." dedim güleceğini bilerek , önce kendisi güldü, sonra da annesi.. bu kez çok bozulmamışdım, çünkü bende çok gülmüştüm kendime ama biraz sonra annesinin bana laf anlatmaya çalıştığını gören kız bacak kadar boyuyla başladı yine gülmeye.. Neymiş efendim annesinin bana anlattıkları çok basit gelmiş hanımefendiye. Ben de ona: "la adhak!" dedim. "ma adhak" da demiş olabilirim, doğrusunu hatırlayamadım şimdi. Bazan geliyor yanıma bana birşey anlatmaya çalışıyor, anlamıyorum yaa, hoşuna gidiyor hanımefendinin..Gülecek tabi bol bol. kimbilir eve gidince beni anlatıp anlatıp nasılda gülüyordur bilmiş kız. Uzaktan gülmek kolay tabi. Ben sana türkçe öğreteyim de gör bakalım nasılmış.
Bu arada hafta sonu sınavım için ingilizce de çalışıyorum. Arapça pratik yaparken arada ingilizce de karışmıyor değil. Mesenen betul beni çağırınca :"la sarrığı betul, istenni lahza. ene came" diyorum. Yani kafam karışık iyice bu günlerde. Betulde bu durumdan çok memnun değil aslında. " ya anne, böyle konuşma, anlamıyorum, ne dedin, sinir oluyorum" diyor. Ben de ona: " anne değil habibti, mama, mama" diyorum ama dinlemiyor beni. " Sen yiyecek değilsin ki, annesin" diyor bu kez. E haklı çocuk...
Sakın öğrendiklerimi buraya yazdıklarım kadar sanmayasınız. Sizlere en basitleştirilmiş şekliyle yazıyorum moraliniz bozulmasın diye:) Bilirim o durumu..ama yine de bir şey söyleyeyim size:
" el cov marra har hina":)))
Anlayanlar anlamayanlara anlatsınlar:))
Bugünlük bu kadar kafi, my muallime he ci mağrib ve ene he atbağ..şimdilik maesseleme..
5 yorum:
I am de biddî teallemi arabic. but mâfi time el ên...
Allah zihin açıklığı versin :)
Kim gülmüş yahu:))
Ben masumum...
arabistanda çok kullanılan bir cümle vardır;
"lazım sabır"
Hayrola Mühendis Bey
Bu "lazım sabır" ne için:))
Hem senin arapçayla arabistanla ne işin olabilir?
Selamlar
ebruli,
saol cümlemize:)
mehmet abi,
görüyorumm siz de gülüyorsunuz:( hiç masumum falan demeyin..
mühendis bey,
kesinlikle lazım sabır.hem de marra sabır..:)
Yorum Gönder