Herkese merhaba!
Görüşmeyeli haliniz keyfiniz iyidir inşaallah.Özlemişim buraları.Sizlere anlatacak çok şeyler birikti bir kaç haftadır. Hangisinden başlasam diye düşünüyorum. En başından başlasam çok uzun sürer,onun için Suuda gelme yolculuğumu listeden çıkarıyorum izninizle. Zaten acı uçak kazasından sonra uçağa binmek çok zor olmuştu benim için, en iyisi hatırlamamak. O yolculuğa dair,İstanbulda uçağı beklerken sevdiğim bir arkadaşımın evinde geçirdiğim bir kaç güzel saati hatırlayayım ben sadece. Burdan sevgilerimi iletiyorum kendisine bu arada.:)
Neyse; filmin bir kısmını atlayarak en güzel kısmından;Medine'ye, Sevgilinin diyarına, alemlerin Efendisine vuslatımdan konuya girmek istiyorum müsadenizle.
Suuda geldiğim ilk günlerde hemen Medine'ye, mescide ziyarete gimeyi hayal etmiştim ama olmadı.Bu günlerde hasta bakmakla iştigal ettim daha çok.Yaklaşık bir hafta sonra bayram tatilinin son gününde düştük Medine yollarına. Nasıl özlemişim yollarını, tozlarını... Öyle şirin gözüküyor ki herşey gözüme. En ufak bir ayrıntıyı bile atlamıyorum yolda. Bakmaya doyamıyorum etrafıma. Halbuki hiç birşey yok, yol işte. Sanki Türkiye'de gurbetteymişim de aslımı bulmuşum gibi oldum. Allah'ıma nasıl şükredeceğimi bilemedim. Bana tekrar nasip etmişti bu mübarek diyarı. Gelebilmiştim sonunda, ve şu anda O'na doğru gidiyordum bile. Saatler sonra yeryüzünün en güzel mescidindeydim.
İşte girdik Mediye, nasıl da sessiz, nasıl da mülayim.Tıpkı bıraktığım gibi. Korkuyor sanki Nebi'yi rahatsız etmekten herkes ve herşey. Korkulmaz mı hiç? Alemlerin Efendisi yatıyordu burda, bu şehirde. İnsan yürürken bile korkmalıydı rahatsız etmekten Nebi'yi.
Nasıl bir huzur var Allah'ım bu şehirde. İçime çekiyorum havasını sürekli, mümkün olsa çekip bitireceğim bütün havayı.
Gittikçe yaklaşmışdık O'na.Çok az kalmıştı ki, yine yanlış yola girivermişiz. Aksilik işte elim yüreğimde görmeyi beklerken yeşil kubbeyi, daha da uzaklaşmışdık ondan.
Sonunda doğru yola girdik. Arabayı park ettikten sonra merdivenleri çıkıp bahçesinde biraz yol almak bu kadar mı uzun sürer Allahım. Ayaklarım birbirleriyle yarışıyorlardı sanki daha önce varmak için yanına. Yanına dediğime bakmayın, henüz bir kez bile yanına gitmiş değilim. Bahçede kubbesinin yeşilini izlerken gözyaşlarıyla sohbetimden bahsedyorum ve artık üzülmüyorum buna. Canım Efendim benim geldiğimi bilsin bana yeter. Beni cennette en yakınındakilerden etsin Rabbim daha ne isterim.
Hayalimde Efendimizle sohbet ederek ona :"Geliyorum, koşuyorum yanına.Çok az kaldı Canım Efendim" diyerek koşar adımlarla ilerlerken varmıştım sonunda huzuruna.
Allahım sana şükürler olsun Rabbim.
Beni bu mutluluktan mahrum bırakma Allah'ım.
Başımı kaldırdım ve dünyam ıslak ıslak, yeşerdi birden.
"Selamunaleyküm Ya Resulullah!
Selamunaleyküm Ya Habibullah!
Selamunaleyküm Ya Nebiyullah!" dedim...
"Ben geldim, seni çok özledim ve çok korktum sana varamamaktan. Ama vardım hamd olsun Allah'ıma. Yanındayım canım Efendim."
Hasretimi gidermeye çalışıyordum ama gideremezdim ki böylesi bir hasreti. Her gittiğinde mescidine, her baktığında yeşil kubbeye sanki daha da özlüyor insan. Ölüversem şimdi diyorum kendime, ölüversem olmazmı? Kavuşamazmıyım Peygamberime. Geliverse azrail de elimden tuttuğu gibi beni uçursa onun yanına doğru... ne güzel olurdu..
Duamı ettim, selam gönderenlerin selamlarını ilettim ve gözyaşlarıyla veda ettim Nebi'ye. Ama gözüm arkamda kalmıştı. Tek gözümmüydü ki arkamda kalan, gönlümde yanımda değildi. Gözümle beraber gönlümde Efendimizin yanında kalmıştı.Gözüm gönlüm açılmıştı onun yanında.Gözümü gönlümü açan Allah'ıma hamd olsun.
Rabbim beni ayırmasın buralardan inşaallah.Gelmek isteyen herkese de nasip et güzel Allahım.
Görüşmeyeli haliniz keyfiniz iyidir inşaallah.Özlemişim buraları.Sizlere anlatacak çok şeyler birikti bir kaç haftadır. Hangisinden başlasam diye düşünüyorum. En başından başlasam çok uzun sürer,onun için Suuda gelme yolculuğumu listeden çıkarıyorum izninizle. Zaten acı uçak kazasından sonra uçağa binmek çok zor olmuştu benim için, en iyisi hatırlamamak. O yolculuğa dair,İstanbulda uçağı beklerken sevdiğim bir arkadaşımın evinde geçirdiğim bir kaç güzel saati hatırlayayım ben sadece. Burdan sevgilerimi iletiyorum kendisine bu arada.:)
Neyse; filmin bir kısmını atlayarak en güzel kısmından;Medine'ye, Sevgilinin diyarına, alemlerin Efendisine vuslatımdan konuya girmek istiyorum müsadenizle.
Suuda geldiğim ilk günlerde hemen Medine'ye, mescide ziyarete gimeyi hayal etmiştim ama olmadı.Bu günlerde hasta bakmakla iştigal ettim daha çok.Yaklaşık bir hafta sonra bayram tatilinin son gününde düştük Medine yollarına. Nasıl özlemişim yollarını, tozlarını... Öyle şirin gözüküyor ki herşey gözüme. En ufak bir ayrıntıyı bile atlamıyorum yolda. Bakmaya doyamıyorum etrafıma. Halbuki hiç birşey yok, yol işte. Sanki Türkiye'de gurbetteymişim de aslımı bulmuşum gibi oldum. Allah'ıma nasıl şükredeceğimi bilemedim. Bana tekrar nasip etmişti bu mübarek diyarı. Gelebilmiştim sonunda, ve şu anda O'na doğru gidiyordum bile. Saatler sonra yeryüzünün en güzel mescidindeydim.
İşte girdik Mediye, nasıl da sessiz, nasıl da mülayim.Tıpkı bıraktığım gibi. Korkuyor sanki Nebi'yi rahatsız etmekten herkes ve herşey. Korkulmaz mı hiç? Alemlerin Efendisi yatıyordu burda, bu şehirde. İnsan yürürken bile korkmalıydı rahatsız etmekten Nebi'yi.
Nasıl bir huzur var Allah'ım bu şehirde. İçime çekiyorum havasını sürekli, mümkün olsa çekip bitireceğim bütün havayı.
Gittikçe yaklaşmışdık O'na.Çok az kalmıştı ki, yine yanlış yola girivermişiz. Aksilik işte elim yüreğimde görmeyi beklerken yeşil kubbeyi, daha da uzaklaşmışdık ondan.
Sonunda doğru yola girdik. Arabayı park ettikten sonra merdivenleri çıkıp bahçesinde biraz yol almak bu kadar mı uzun sürer Allahım. Ayaklarım birbirleriyle yarışıyorlardı sanki daha önce varmak için yanına. Yanına dediğime bakmayın, henüz bir kez bile yanına gitmiş değilim. Bahçede kubbesinin yeşilini izlerken gözyaşlarıyla sohbetimden bahsedyorum ve artık üzülmüyorum buna. Canım Efendim benim geldiğimi bilsin bana yeter. Beni cennette en yakınındakilerden etsin Rabbim daha ne isterim.
Hayalimde Efendimizle sohbet ederek ona :"Geliyorum, koşuyorum yanına.Çok az kaldı Canım Efendim" diyerek koşar adımlarla ilerlerken varmıştım sonunda huzuruna.
Allahım sana şükürler olsun Rabbim.
Beni bu mutluluktan mahrum bırakma Allah'ım.
Başımı kaldırdım ve dünyam ıslak ıslak, yeşerdi birden.
"Selamunaleyküm Ya Resulullah!
Selamunaleyküm Ya Habibullah!
Selamunaleyküm Ya Nebiyullah!" dedim...
"Ben geldim, seni çok özledim ve çok korktum sana varamamaktan. Ama vardım hamd olsun Allah'ıma. Yanındayım canım Efendim."
Hasretimi gidermeye çalışıyordum ama gideremezdim ki böylesi bir hasreti. Her gittiğinde mescidine, her baktığında yeşil kubbeye sanki daha da özlüyor insan. Ölüversem şimdi diyorum kendime, ölüversem olmazmı? Kavuşamazmıyım Peygamberime. Geliverse azrail de elimden tuttuğu gibi beni uçursa onun yanına doğru... ne güzel olurdu..
Duamı ettim, selam gönderenlerin selamlarını ilettim ve gözyaşlarıyla veda ettim Nebi'ye. Ama gözüm arkamda kalmıştı. Tek gözümmüydü ki arkamda kalan, gönlümde yanımda değildi. Gözümle beraber gönlümde Efendimizin yanında kalmıştı.Gözüm gönlüm açılmıştı onun yanında.Gözümü gönlümü açan Allah'ıma hamd olsun.
Rabbim beni ayırmasın buralardan inşaallah.Gelmek isteyen herkese de nasip et güzel Allahım.